19 Temmuz 2013 Cuma

Aşk Acısı Nasıl Geçer?

Aşk, binyıllardır insanoğlunun en önemli gündem maddesi. Aşk acısı, her zaman varolmakla birlikte günümüzde bunalımlara, cinayetlere, intiharlara bile yol açabiliyor. Bazen onu boşanma sebebi olarak, bazen de kayan hayatlarda görüyoruz. Peki aşk acısı nasıl geçer?



1. Unutmaya çalışmak
Elbette unutmaya çalışmak en azından kısa vadede faydasızdır. Bunun yerine "aşkınız"ın size verdiği zararları gözünüzün önüne getirin ve fırsat buldukça düşünmeye çalışın

2. Yeni birisini bulmak
Bu fazlasıyla acımasız geliyor kulağa. Hiçbir şey bir insanın onuruyla oynamaktan daha önemli olamaz. Emin olun, yeni birisini hemen ve sırf unutmak için hayatınıza aldığınızda zarar verir ve zarar görürsünüz

3.Hayat tarzını değiştirmek
Daha önce yapmadığınız, yapmak isteyip de fırsat bulamadığınız şeylerle meşgul olun. Yarım kalmış hayallerinizi gerçekleştirmek için daha uygun bir fırsat düşünülebilir mi?

4.Aile bağları
Aile, çoğu zaman bu durumlarda yaraları sarmaya yardımcı olur. Ne olursa olsun, kim sizi terkederse etsin sizi terketmeyecek ailenizle bağlarınızı yeniden gözden geçirin ve sağlamlaştırın

5.Psikolojik Destek
Böyle durumlarda bir uzman desteğine başvurmak her zaman için en etkili yoldur. Çekinmeyin..

Kütüphanede Sabahlamak

Çoğu kitap kurdunun hayalidir kütüphanede sabahlamak. Kitap kurdu seviyesinde olmasam da ben de çok zaman hayalini kurmuşumdur bunun. Bir keresinde mutlaka denemek de istiyorum.

Kitap okumanın faydalarından önceki yazımızda bahsetmiştik. Kütüphaneler de kitap kurtlarının huzur ve mutluluk duydukları yerlerdir. Bir nevi kurtarılmış bölge diyelim. Burada dünyanın bitip tükenmez dertlerinden tasalarından kaygılarından felaketlerinden sıyrılıp kitabın dünyasına geçiş yaparsınız. Kitaplarda dert tasa yok mu? Var. Fakat dünyanınkiler kadar yıpratıcı değildir. Zira burada izleyicisinizdir. Ders çıkarıp gerçek hayatta ona göre davranma şansınız her zaman mevcuttur.

Kitap Okumanın Faydaları saymakla bitmez

Kütüphaneler, çoğu kitap kurdunun mutluluğu ve huzuru yakaladığı yerler. İlla devasa bir devlet kütüphanesi gelmesin aklınıza, evinizde belki bir iki raftan müteşekkil şirin "kütüphaneniz" de bu söylediğime dahildir. Hatta en çok da onlardan bahsediyorum.


Kitaplar, en zor zamanlarımızda da, en mutlu anlarımızda da sorgusuz sualsiz ve en önemlisi karşılıksız yanımızdadır. Bir romanı açınca aslında başka bir dünyanın kapılarını açmış olur ve başka insanların perspektifinden hayatı algılamaya çalışırız. Böylece zihnimizi bir süre dinlendirdiğimiz gibi "kendimizi başkasının yerine koyarak" yani empati yaparak, kişiliğimizi de güçlendiririz. Hal böyleyken kitap okumak, hem geliştirici hem düşündürücü hem de dinlendirici..

15 Temmuz 2013 Pazartesi

İdrar Yolu Enfeksiyonu ve Belirtileri

İdrar yolu enfeksiyonu kadınlarda daha sık görülüyor. Yine şeker hastaları büyük risk taşıyor.

En sık görülen belirtilerden biri idrarda kan görmek. Böyle bir belirtiyle, az da olsa, karşılaşıyorsanız mutlaka doktorunuza başvurun. İdrarda kan görmek başka hastalıkların da belirtisi olabilir.

Tuvalete sık gitme ihtiyacı da bir başka belirtisi. Soğuk algınlığı sonucu görülen "sık gitme" daha ciddi bir rahatsızlık olarak idrar yolu enfeksiyonunun habercisi olabilir.

Bu rahatsızlıktan korunmak için öncelikle temizliğe gereken önemi vermek gerekir.

Antibiyotik tedavisi uygun görüldüğünde olumlu sonuçlar verir. Eğer antibiyotik cevap vermiyorsa enfeksiyon şüphesi artar.

Belirtilerden biri veya birkaçını gördüğünüzde mutlaka doktorunuza başvurun.

Klimanın Zararları ve Lejyoner Hastalığı

Yaz geldiğinde vazgeçilmezlerimiz arasına giren klima aslında birçok hastalığa davetiye çıkarıyor. Sıcakların başlamasıyla çok sık kullanmaya başladığımız klima, lejyoner hastalığına sebebiyet veren bakteriler için bulunmaz bir ortam hazırlıyor.




Karın ağrısı, baş dönmesi, bulantı, öksürük gibi rahatsızlıklara yol açan klima, daha birçok riski beraberinde getirebiliyor. Burun tıkanıklığı ve nezle de bunlardan ikisi.

Ayrıca çalışmaya bir süre ara veren klimalar daha tehlikeli olarak değerlendiriliyor. Evlerde veya işyerlerinde, örneğin, belli günlerde çalışıp belli günlerde çalışmayan klimalar daha zararlı olabiliyor.

Klimanın zararlı etkilerinden korunmak için daha bilinçli kullanmalı ve uzun süre maruz kalmamaya dikkat etmeliyiz. Bununla beraber ev veya işyerlerimizdeki klimaların düzenli bakımlarının yapılması da hayati önem arz ediyor.

Erkeklerin Gizli Kalmış Sırları!

1. Kadınlara ve kadınlığa atfedilmeye alışılmış meselelere gizliden gizliye ilgi duyarlar. Onları bir moda dergisi karıştırırken görürseniz şaşırmayın. Tabi gördüğünüzü farketmemesi daha iyi olacaktır.

2. Sosyal medyada gözle görülür bir "erkek egemenliği" var. Ama bunu kabaca sayıya bağlamak mümkün değil. Yani erkek egemen toplumun hakim üslubu sanal aleme de ister istemez yansıyor. Erkekler bu durumdan fazlasıyla hoşnut. Gerçek hayattan sonra sanal alemin de onların egemenliğine girmesi hayranlık verici.


3. Birini arkadan çekiştirmek konusunda erkeklerin kadınlardan geri kaldığını söyleyemeyiz. Belki dedikodunun tarzı biraz farklı o kadar. Yani erkekler dedikodu yaparken yaptıkları şeyin "dedikodu" olduğunu kabul etme konusunda biraz isteksizler.

4. Hiçbir erkek sürekli konuşan bir kadını tamamıyla, yani harfi harfine dinlemez, dinleyemez. Belli bir süreden sonra dikkati dağılır ve ayrıntılara dalar. Bu sebeple kadınların arada bir muhatabına söz hakkı vermesi gerekir. Aksi takdirde karşılarında soğuk bir yüze alışmaları gerekecektir.


Cecile Kyenge kimdir?

İtalyanın siyahi asıllı ilk bakanı.
Kongo asıllıdır.

Kashetu kyeng cecile.jpg




1964 doğumlu, 49 yaşında. "Italo-Congolese" kimliğine sahip.

Bir süredir Entegrasyon Bakanlığı görevini yürütüyor.


Cerrahi üzerine çalıştı.

2002'de tercümesi yaklaşık olarak "Kültürlerarası Sağlık Kurumu" olan organizasyonu kurdu.

Nisan 2013de Enrico Letta tarafından bakanlık görevine getirildi.

Yakın bir zamanda bir Kuzey Birliği Partisi üyesi tarafından ırkçılığa maruz bırakılmış ve bu olayla ilgili haberlerde yer almıştır.

Gehad Haddad kimdir?

Gehad Haddad ismini Türkiyeye selam gönderdiğinde duyduk. Kendisi Müslüman Kardeşler sözcüsü. Türkiyenin demokrasiye sahip çıkan ender ülkelerden biri olarak tanımladı.



Hakkında bildiklerimiz kısıtlı. Bu kısıtlı bilgilerden bazıları:

-Müslüman Kardeşler liderlerinden Essam Haddadın oğlu

-MK Dışişleri Komisyonu üyesi

-Muhammed Mursinin medya danışmanları arasındaydı

-

Telekinezi nedir?

Telekinezi ismi Yunanca "uzaktan hareket" anlamına gelen kelimeden türemiştir.
Uzaktan, herhangi bir fiziki temas olmadan yapılan/yapılmaya çalışan etki, telekinezi olarak değerlendirilir. 


Bilimsel açıdan ispatlanmasa da dünya genelinde gündemde olan bir konudur.
Zaman zaman çeşitli devlet adamlarına telekinezi yöntemiyle etki yapılmaya çalışıldığı, hatta suikast düzenlenmeye çalışıldığı iddia edilse ispatlanamamıştır.
Son olarak Yiğit Bulut, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a telekinezi yöntemiyle zarar verilmeye çalışıldığını iddia etti. Bu çıkışla telekinezi, ülkemizde tartışılmaya başlandı.

not:  Bu işlemi gerçekleştirmeyi başardığı iddia edilen iki bilim adamı Nina Kulagina ve Uri Geller dir.

14 Temmuz 2013 Pazar

Yunanlıların Hayran Olduğu 5 Türk Erkeği!

Türk dizileri son yıllarda büyük ivme yakaladı. Başta Balkanlar ve Ortadoğu olmak üzere Türkiyenin yakın çevresinde büyük ilgiyle karşılanan diziler aynı zamanda ülkemizin reklamına da katkı sağlıyor. Bununla beraber, birçok Türk oyuncu, dizilerin gösterildiği yabancı ülkelerde büyük popülerlik sağlıyor. İşte Yunanlıların gözdesi 5 Türk sanatçı:

1. Halit Ergenç




2. Kenan İmirzalıoğlu



3.  Engin Akyürek





4. Burak Hakkı





5. Burak Özçivit





Hangi İlin Neyi Meşhur

Cennet vatanımızın her köşesinde ayrı bir özellik var. Her şehrimiz farklı bir şeyle öne çıkıyor

Hangi ilin nesi meşhur:


Afyon: Haşhaş

Amasya: Elma

Antalya: Turunçgil

Ankara: Kesme Çiçek

Aydın: İncir

Bursa: Kestane

Denizli: Kokoreç

Giresun: Fındık

Hatay: Künefe

Malatya: Kayısı

Çorum: Leblebi

Siirt: Yer Fıstığı

Gaziantep: Antep fıstığı

Rize: Çay

Levent Vadisi





DOĞA HARİKASI LEVENT VADİSİ

Malatyalı olmama rağmen 1-2 kez gidip görme fırsatı bulabildiğim değişik bir vadi, inanılmaz bir uçurum ve koskoca mağaralar.Bu mağaralar eski zamanlarda kale olarak kullanılmış olabilir bu fikre nereden vardığımı soracak olursanız Osmanlı zamanında deniz askerlerine levent derlermiş.Yine bir savaş sonrası ilerleyerek buralara gelmişler sonraları dönmek zor olduğu için Osmanlı askerleri olan leventler burada yaşamışlar ve mağaraları kale olarak kullanmış olabilirler.Zaten Levent Vadisi ismi de buradan gelmektedir.Eski Malatya Valimiz Ulvi Saran bu güzel doğa yerlerini değerlendirmek istemiştir. Kentte spor turizmine katkı sağlamak amacıyla alternatif spor alanlarında yeni düzenlemeler yapacaklarını söyledi.Akçadağ Levent Vadisinde tracking , doğa yürüyüşü , off roard spor ve motor sporları olacağını da söyledi.Malatya Valimiz olan Ulvi Saran birçok ilçemiz de spor faaliyetlerini arttırmak için çalışmalara başladı. Bu çalışmaların yapılabilmesi için yer tespiti ve incelemeleri neticesinde Malatya'nın doğa sporlarında, spor turizminde alternatif spor branşlarında bir atılım yapılmasını sağlayacaklarını söyledi.Bunların yanında Levent Vadisinde yapılan gözlem evi de dahil...Gözlem evinin tabanı camdan yapılması oranın ilginç olmasını destekler.Camdan aşağı baktığınızda uçurumu izlemiş olacaksınız.Bu keyfi kaçırmamanızı öneririm.Akşam vakitlerinde ise mağaraların içine lambaların döşenmesi daha güzel bir görüntü oluşturdu.Eski valimize çalışmalarından dolayı teşekkürlerimizi iletiriz...

ARAŞTIRMA YAZISI









13 Temmuz 2013 Cumartesi

Sertab Erener Hangi Okuldan Mezun?

Bakın hangi üniversiteden mezun

Güzel sanatçı, Türkiyeyi Eurovisionda birinci yaparak hepimizin gururu olmuştu.
Mezun olduğu bölümü tahmin etmek hiç de zor değil:



İstanbul Devlet Konservatuarı

Nil Karaibrahimgil Hangi Üniversiteden Mezun?



Güzel şarkıcı, blogumuzda sık sık sözünü ettiğimiz bir üniversiteden mezun, bölümünü doğru tahmin etmek biraz zor olacak. Yine de üç tahmininizi sıralayın bakalım tutacak mı:



Boğaziçi Üniversitesi Politika (Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler)

Beyaz Hangi Üniversiteden Mezun?

Bakın hangi üniversiteden mezun

Ünlü sunucu şimdiye kadar üniversite hayatı hakkında pek konuşmadı. Doğrusu hayranlarının da bu konuyu pek kurcaladığı söylenemez. Okuduğu bölüm ise biraz şaşırtıcı:



Anadolu Üniversitesi Seramik Bölümü

Fahriye Evcen Hangi Üniversiteden Mezun?

Bakın hangi üniversiteden mezun

Yaprak dökümü dizisi ve Evim sensin sinema filmiyle üne kavuşan güzel oyuncu bir gurbetçi:





Düsseldorfta bulunan Heinrich Heine Üniversitesinde Sosyoloji okudu.

Şimdi ise eğitimine Boğaziçi Üniversitesi Tarih bölümünde devam ediyor.

Oruç Tutarken Susamayı Önlemenin Yolları

Uzmanlar, Ramazan dışında da genel olarak günde 2 ila 2.5 litre su tüketmek gerektiğini belirtiyor. Ramazanla birlikte gelen aşırı su kaybı ve uzun açlık-susuzluk süreleri, iftar ile sahur arasındaki süreyi daha verimli kullanmaya zorluyor. İşte oruç tutarken susamayı engelleyecek birkaç yöntem:




-Sahurda aşırı tuz içeren besinlerden uzak durun. Tuz tüketimi gün içerisinde su ihtiyacını arttıracaktır.

-Kızartılmış yiyecekleri tercih etmeyin.

-Yağ oranı düşük gıdalara ağırlı verin

-Kavun ve karpuz başta olmak üzere yaz meyvelerini tüketmeye çalışın.

-Sahur süresini mümkün olduğunca uzun tutun.

-İftar ile sahur arasında geçen süreye yayacak şekilde bol su için

-Bol limon, bergamot, siyah veya yeşil çayla hazırlayabileceğiniz soğuk/buzlu çaylar tüketin.

Aşk Acısı Geçer mi?

Aşk acısı insanlığın ortak ızdırabı. Peki geçer mi, geçerse nasıl geçer, neler yapmak gerek? neleri yapmak bunu hızlandırır?



-Mümkünse, ki aslında hep mümkündür, tekrar peşine düşen taraf siz olmayın. Birkaç gün sabrettiğinizde işlerin nasıl tersine döndüğünü göreceksiniz

-Ayrılma konusunda kararlıysanız geri dönse bile kendinizi kontrol etmeye çalışın.

-"Unutmak için" veya başka bir sebeple hemen başka bir aşka tutulmayın. Çünkü genelde bu tür ilişkiler, unutmak bir yana, eski sevgiliyi bir takıntı haline getirmeye sebep olur.

-Kendinize değerli olduğunuzu hissettirin. Biten ilişkiniz süresince kendinizi kısıtladığınız alanlarda yeni uğraşlar edinin.

-Yeni bir spora veya yeni bir sanat kursuna başlamak çoğu zaman dinlendirici ve eğlencelidir.

-Dostlarınızı ihmal etmeyin. Çoğu ilişki yakın arkadaşlara ayırdığınız sürenin gözle görülür ölçüde kısalmasına yol açar. O zamana kadar ihmal ettiğiniz arkadaşlarınızla daha çok zaman geçirmeye çalışın.


Karbonatın Faydaları

-Ayak bakımında etkin olarak kullanılır. Sıcak suya karbonat dökerek ayaklarınızı dinlendirebilir, günün yorgunluğunu atabilirsiniz.

-Kötü kokuyu emdiği bilinir. Bir miktar karbonatı mutfak rafına veya yatak odasında etejerin üstüne koyaak kötü kokuyu önleyebilirsiniz.

-Diş bakımında önemli rol oynar. Diş macunlarının yapımında da kullanılan karbonatı, dişinizi fırçaladıktan sonra kullanabilirsiniz.



-Biraz sulandırmak suretiyle yüzünüze peeling yapabilirsiniz. İyice durulamaya özen gösterin.

-Koltukaltına sürüldüğünde istenmeyen kokuları büyük ölçüde engelleyecektir.

-Yine sulandırarak güneş yanıklaına uygulayabilirsiniz


Pazı: Yeşil Kuvvet Kaynağı

Pazı, Anadolu mutfaklarında sık rastlanan bir gıda olsa da aslında sofralarımızda çok kullanmadığımız bir "kuvvet kaynağı.

Başlıca özelliklerinden biri iştah açmak. Tabi bunun herkes için olumlu bir özellik olduğunu söyleyemeyiz. Yine de öğünlerden önce tükettiğimizde, iştah problemleri için önemli bir yardımcı olacaktır.

Ayrıca yemeklerden sonra tüketmek, sindirimi kolaylaştırmak açısından önemli. Sindirim rahatsızlıkları için önerilen pazı, hazmı kolaylaştırarak mideye yardımcı oluyor

Kabızlığa karşı etkin rol oynamanın yanında idrar söktürüyor.

Yemek,dolma,salata şeklinde tüketilebileceği gibi haşlanarak vücuda direkt temas da ettirilebilir. Ayrıca balla karıştırılıp saç derisine de sürülebilir.

Sahurda Ne Yemeliyiz?

Ramazan ayının gelmesiyle beslenme şeklimiz zorunlu değişikliklere uğradı. Haliyle, sahur ve iftarda tüketilecek besinlerin seçimi büyük önem kazanıyor. Sahur, günlük hayatımızda yer almayan bir öğün olması sebebiyle yiyecek seçiminde azami dikkat gösterilmesi gerek.
Uzmanlar ne öneriyor?





Beslenme uzmanları, sahurda ağır sayılabilecek ve birtakım sindirim problemlerine yol açması muhtemel gıdaların yerine sebze-meyve çeşitleri, yumurta ve patates gibi hem besleyici özellikleri fazla hem de sindirimi kolay besinlerin tüketilmesi gerektiğini belirtiyor.

Yaz orucunun süresi de göz önüne alındığında, özellikle yumurta ve patates gibi gıdalar vücudu uzun süre tok tutabiliyor. Elbette bunlara (kızartma hariç) baklagilleri de dahil etmek mümkün. Bu şekilde uzun açlık süresinde vücudun besin ihtiyacının olabildiğince uzun süre karşılanabilmesi mümkün.

Ayrıca kan şekeri değerlerindeki ani değişikliklere karşı kepekli un ve esmer şeker gibi gıdaların tercih edilmesi gerek. Bu şekilde, uzun süren açlık ve susuzluk süresinden konsantrasyon kaybının mümkün olduğunca önlenebilmesi mümkün.

Nedir bu Bıldırcın Yumurtası?

Uludağ Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi hayranlık uyandıran bir işe imza atıyor. Yaklaşık 300 bıldırcının yetiştirildiği üniversiteye bağlı merkezde üretilen bıldırcın yumurtaları çok sayıda insanın derdine çare oluyor.
Peki nedir bu bıldırcın yumurtası?




Bıldırcın yumurtasının iyi geldiği rahatsızlıklardan bazıları: öksürük, astım, bronşit, nefes problemleri.

Ayrıca mide ve karaciğer kaynaklı hastalıklarda olumlu etki yaptığı biliniyor.

Ameliyat sonrası kansızlık problemi yaşayan hastalarda da pozitif sonuçlar vermekte

Solunum yollarında meydana gelen rahatsızlıklara iyi geldiği ispatlandıktan sonra, ülkemizde bıldırcın yumurtası üretimi hızla arttı. Günümüzde bıldırcın yumurtası birçok markette bulunabiliyor. Haliyle temini eskisi kadar zor değil. Bununla beraber maliyeti itibariyle ortalama vatandaşın düzenli kullanması için pek uygun olmadığı da bir gerçek. Yine de, genel olarak solunum yolları rahatsızlıklarında tam bir şifa kaynağı olduğunu unutmamak gerek.

Vitamin Deposu Karalahana ve Faydaları

Karadeniz sofralarının vazgeçilmezidir. Herhangi bir karadeniz gezisinde köylerdeki bahçelerde çok sık görürsünüz bu şifa kaynağını. Karadeniz mutfağında önemli bir yer tutan karalahana tam bir vitamin deposu

Faydaları saymakla bitmiyor:



Karadenizde sarmısakla ve Akdenizde lahana dolması şeklinde servis yapılır. Canlı rengiyle sofraya farklılık katan karalahana bazı yörelerde kelem adıyla anılır.

Karalahana turşusu, tadanlar için vazgeçilmezler arasına kolayca girecektir. Bunun için "kelem" ve bir bidon yeterli. Elbette büyükşehirlerde bu tür tatlara ulaşmak biraz zor. Ancak karalahana turşusu, hem görüntüsü hem tadıyla mükemmel.

Bir takviye besin olarak karalahana, birçok diyet listelerinde yer alır çünkü hem kalorisi düşüktür hem de tok tutar.

Hala denemeyenleriniz varsa, yolunuzun Karadenize düşmesini beklemeyin deriz.

Sarımsağın Faydaları

Sarımsak, düzenli tüketildiğinde birçok hastalığı önlemeye yardım edebiliyor. Aynı zamanda doğal bir antioksidan kaynağı. Ama faydaları saymakla bitmiyor:







İçerdiği anti-inflamatuar sayesinde sedef hastalığına iyi geldiği biliniyor. Sedef hastalığı tedavisinde sarımsak yağı yardımcı olarak kullanılabiliyor.

İçeriğindeki antioksidan, ciltte oluşabilecek sivilce ve akneleri önlediği gibi yine bunların tedavisinde de etkin rol oynuyor. Sarımsağı çiğ halde cildinize sürerek sivilce tedavisinde kulanabilirsiniz.




Dilimleyerek veya ezerek sarımsağı saç sorunlarında kullanabilirsiniz. Saç köklerini güçlendirmeye yardımcı olduğu gibi saç dökülmesini önlemeye de yardımcıdır.

Bununla beraber, bilimsel açıdan ispatlanmamasına rağmen (ki bu konuda yeterli sayıda araştırma henüz yapılmamış durumda) sarımsağın sivrisinek ve böceklere karşı etkin bir koruyucu olduğu biliniyor. Yaz aylarının gelmesiyle kabus haline gelen sivrisineklere karşı sarımsak yağını sıvı sabunla karıştırarak önlem alabilirsiniz.

12 Temmuz 2013 Cuma

SBS'de Puanlar Düşer mi?

Seviye Belirleme Sınav Sonuçları açıklandı. Birçok aday beklediğinin biraz altında puan aldı. Görüştüğümüz çok sayıda arkadaşımız fen ve sosyal bilgilerde beklediklerinden daha çok yanlış çıktığını söyledi

Aklımızdan çıkarmamamız gerekir ki, yerleştirmeler puana göre değil, sıralamaya göre yapılıyor. Yani puandan ziyade sıralama sonuçlarınıza dikkat edin, geçen yılların verilerinden istediğiniz okulun sıralamasını karşılaştırabilirsiniz.

Puanlar düşer mi? Bu kadar çok sayıda öğrenci puanlarının düşük geldiğinden şikayet ediyorsa, bu puanların düşebileceğinin sinyali demektir. Ama tekrar söylemek gerek, önemli olan puandan ziyade sıralamadır ve bu verileri dikkate almanız daha doğru sonuçlara ulaşabilmek için önemli.

Birey Olmak mı Yalnız Kalmak mı?

"Kapitalist modernlik, entelektüel düzeyde bir birey övgüsü, hatta  kültü geliştirmiştir" diyor Süleyman Seyfi Öğün. Gerçekten de kapitalist dünyanın tüm araçlarıyla donatılan/kuşatılan yaşamamızda bariz bir birey kültüne rastlıyoruz. Reklamlar, diziler, üniversite hayatı hep aynı kültü empoze ediyor. İnsan, bireyselleşme girdabına giriyor.
"...önce üretim disiplininde sonra da tüketim lümpenliğinde birey, en fazla örselenen değerdir." Daha fazla üretime zorlanan birey, aynı zamanda insani sınırları zorlayacak şekilde kendinin veya başkasının ürettiğini tüketmeye mecbur ediliyor. Hayatımızın her alanı bunun örnekleriyle dolu.
Kısacası birey olmak, aslında hem üretime hem tüketime hazır en küçük ve en kolay yönetilebilir birim. Tüketim yarışında bireysellik yoktur. Bireyler, "tüketim cemaatleri"nin "bireyleri"dir ancak. Bu da, sözde özhür olmak, "bireyselleşmek", gerçekte ise yalnızlığa sürüklenmek demektir.

Eski Kitap Kokusu Başkadır

Bazı kitap kurtları, tozlu sahaf raflarından buldukları nadir kitapları, parlak ciltli yeni basılmış renkli renkli kitaplardan daha çok sever. Her şeyden önce eski kitapların bir hikayesi vardır değil mi? Kimbilir bizden önce kaç kişi okumuştur.. kimbilir kaç hüzün dolu gecenin hatırası gözyaşı damlaları, belki karamsar bir ergen çocuğunun başarısız intihar girişiminin soluk sayfalarda bıraktığı küçük kan damlaları. bir başkası kısa kısa notlar almış. "Seni çok sevdim" diyor kitapta baş kahraman, orta yaşını geçkin bir kadın "yalancısın sadece" diye not düşmüş, harfleri silik.. Eski kitaplar, hikayeleriyle, şahit oldukları hayat kesiteriyle farklı zenginliklerdir. Eski kitap kokusuna alışanlar için cafcaflı kitaplar, renkli kapaklar cazip değildir. Kitap dostu bilir ki, kitabın gizi kapakta değil, satır aralarındadır..

7 Temmuz 2013 Pazar

En Etkili 5 Kültür Blogu

Başarılı bir blog yazarının en önemli özelliği sorulsa şüphesiz herkes "iyi bir blog okuyucusu olmak" der. Gerçekten de sıkı bir blog takipçisi olmak çok önemli. Bu hem yeni konulara kapı açıyor hem de tasarıma ve geleceğe dair konularda daha farklı düşünmeye imkan veriyor. Dodonunyeri, bir kültür ve medya blogu olarak aşağıdaki 5 blogu takip etmenizi tavsiye ediyor. Bakalım ne olacak..



1. Huffington Post



2.Laughing Squid



3.Boing Boing



4.Neatorama



5.Metafilter





Bahadır Yenişehirlioğlu: Sıradışı Bir Yazar Portresi

Bahadır Yenişehirlioğlu ismi, yakın bir zamana kadar sınırlı sayıda edebiyat sever için aşina olsa da pek bilinmiyordu. "Beyaz Usta Siyah Çırak" eseri, okuyanlar için bir dönüm noktası olmanın yanında, müellifinin daha geniş kitlelere ulaşması için önemli bir şans oldu. 
Daha sonra Yenişehirlioğlu'nu çeşitli tv programlarından takip etme şansımız oldu. Beyaz Usta Siyah Çırak isimli eseri, kütüphanemin baş köşesinde hak ettiği yeri aldı. Kişisel kanaatim, Yenişehirlioğlu bundan sonra yazacağı tüm kitaplarda bu çıtayı zorlamaya çalışacak. Galiba fazla iddialı bir cümle oldu fakat kitabı baştan sona okuduğunuzda bazı cümlelerde "bundan daha iyisi yazılamazdı herhalde" demekten kendinizi alamıyorsunuz. Yine de önümüzdeki yıllarda kendisinden daha çok kitap okuyacağız. 

Bahadır Yenişehirlioğlu henüz 51 yaşında ve bir yazar için belki de en verimli çağını yaşıyor. Dokuz Eylül Hukuk mezunu yazar, serbest avukatlık mesleği yanında iktidar partisinden 1995 ve 2007de aday oldu. Kitaplarını okuduktan sonra "iyi ki seçilmemiş" demekten kendinizi alamıyorsunuz. Bakalım ne olacak, takipteyiz.



Üniversitede Kısa Film Çekmek

Kısa film,  Türkiyede, genellikle üniversite öğrencilerinin itibar ettiği bir uğraş. Amatör sinemacılıkla acemi sinemacılık aynı şey değil. Birçok başarılı yönetmen, üniversite yıllarında kısıtlı bütçelerle çektikleri filmlerden sonra şöhrete kavuştu. Elbette kısa filmi bir geçiş basamağı olarak görmek bir ölçüde yanlış. Fakat üniversiteden sonra bir şeyler katmak da önemli.

Bu konuda bazı üniversitelerin film merkezlerini sayabiliriz. Boğaziçi Üniversitesi Mithat Alam Film Merkezi bunlardan biri.

Aydın Şivesi

Aydın ve havalisinde,ki buna Ege'nin bir kısmı daha dahil edilebilir,dilde kolay söyleyiş hemen göze çarpıyor.Bu yüzden r veya ğ gibi harfler okunmuyor,ya da üstünden geçilerek ahenk sağlanıyor.Coğrafyası itibariyle etkilenebileceği bir yabancı dil yok.En azından ilk bakışta fark edilmiyor.
İşte bir kaç not:




1)"Pek" kelimesinin orjinali "bek"tir(sağlam,sıkı).Türkiye'nin genelindeki kullanımın aksine Ege havalisi "bek" der.

2)"Evtekli":Huzursuz kelimesi daha önce karşılaşmadığımız türde.Bilhassa Batı Karadeniz'de kullanılıyor olabileceğini tahmin ediyoruz.

3)2. veya 3.lar e'ye dönüşebiliyor.
A'kadeş(arkadaş) Arıdan(aradan) Bene(Bana) Sonreedi(Sonraydı) Nolcek(Nolacak)

4)Ahengi bozmamak adına bazı harfler atlanıyor.
Ne'deyse Gelcen mi Ne'desiniz Tembe'le Sa'maya

5)Türkçe kurallarına göre türetilmiş bazı kelimeler:
Beslengi(Besleme) Yürüyego(Yürümeye başla) Yüklük Çanaklık

6)Özgün kelimelerden bazıları:
Evtekli:huzursuz
Kıstırma:Gözleme
Yüklük:Yatak yorgan dolabı
Çanaklık:Tabak dolabı
Koruk:Olmamış üzüm
Tahtacı:Alevi 
Irasın:Uzaklaşsın
Ecinazlık:Şakacılık
Bürgü:Başörtüsü
Sındı:Makas


Türk Lehçelerinde Benzerlikler

1)"Toprak"
 Azerice: Torpag
 Tatarca:Tufrak
 Özbekçe:Tuprak
 Kırgızca:Topurak
 Türkmence:Toprak

2)"Dağ"
 Başkurtça: Tav
 Kırgızca: Too
 Uygurca:Tağ
 Özbekçe:Tağ

3)"Ağaç"
 Azerice:Agac
 Türkmence:Agaç
 Kazakça:Agaş
 Hakasça:Agas

4)"Çiçek"
 Başkurtça:Sesek
 Kazakça:Şeşek
 Kırgızca:Çeçek

5)"Diken"
 Tüm Türk Dünyasında ortak: Tiken

6)"Yaprak"
 Azerice:Yarpag
 Tatarca:Yafrak
 Kazakça:Japırak
 Özbekçe:Yepirak

 7)"At"
 Tüm Türk Dünyasında ortak: At

8)"Aslan"
 Başkurtça:Arıslan
 Kazakça:Arıstan
 Kırgızca:Arstan
 Özbekçe:Erslan
 Uygurca:Arslan

9)"Koyun"
 Azerice:Goyun
 Başkurtça:Kuyın
 Kazakça ve Kırgızca: Koy

10)"Kuş"
 Tüm Türk Dünyasında ortak: Kuş/Guş

11)"Kurt"
 Tüm Türk Dünyasında Ortak: Kurt/Kurd

12)"Turna"
 Başkurtça:Torna
 Kazakça:Tırna
 Özbekçe:Turne
 Türkmence:Durna

İzdivaç Programları Üzerine

Türkiyede evlendirme programları, yakın zamanda oluşan bir popülaritenin ürünü. Flash tvde başlayan "dest-i izdivaç" furyasının başlatan elbette şimdilerde atvde boy gösteren Esra Eroldu.


Flash tvnin bu umulmayan çıkışı, diğer kanalları da etkiledi. Esra Erolun başarısı, merkez medyaya da ilham oldu. Kısa zamanda Star, TNT, ve ATV'de farklı izdivaç programları yayına hazırlandı. Star tvde yine Esra Erolu görüyoruz. Flashtan Stara transfer olan ünlü sunucu, burada tutunamayınca atvye geçti ve "Esra Erolla Evlen Benimle" programıyla büyük sükse yaptı. Starda Erolun yerine Zuhal Topal getirilse de bir türlü istenen başarı yakalanamadı. TNTde Hande Ataizinin sunduğu evlilik programını daha çok skandallarla ve kavgalarla hatırlıyoruz. Flash tv, öncülüğünü yaptığı akıma sahip çıkma isteğinden olsa gerek, hala izdivaç programlarına yer veriyor fakat yıllar geçse de Esra Erolun popülaritesinin ve saygınlığının hala sürdüğünü görüyoruz. Başka bir deyişle, en ciddi program hala "Evlen Benimle" 

Bununla beraber, genelde izdivaç programlarına, özelde "Evlen Benimle"ye birtakım eleştirilerin yöneltildiğini görüyoruz. Sevda Türküsev, Esra Erolun programına bağlanarak sitemini dile getirdi

Takdir seyircinin demek düşer bize, Esra Erolla Evlen Benimle yayınlanmaya devam edecek gibi görünüyor. Esra Erol, ikinci bir Müge Anlı ikonu olma yolunda.

Muhammed Mursi kimdir?

Mursi 2000 ve 2005 yılları arasında milletvekili oldu. İhvan-ı Müslimin yasa dışı sayıldığından meclise bağlantısız olarak girdi.

Asıl adı, Muhammed Mursi İsa el-Eyyat ,Ağustos 1951, Şarkiya doğumlu.

Mısır'ın 5. cumhurbaşkanı sayılsa da Mısır tarihinde demokratik seçimlerle gelen ilk liderdir. Bağlantısızlar Hareketi genel sekreterlik görevini yürüttü.

Mühendislik eğitimini Kahire Üniversitesi'nde aldı. Doktorasını Güney Kaliforniya Üniversitesi'nde tamamladı (1982). Northridge Kaliforniya Eyalet Üniversitesi'nde yardımcı doçent oldu (1982-1985). Ardından eğitim vermek için için Mısır'daki Zagazig Üniversitesi'ne geldi.


5 yıl boyunca Mısır Halk Meclisi üyeliği yaptı. 2011 Mısır Devrimi'nde muhalif bir lider oldu ve 30 Nisan 2011 tarihinde Müslüman Kardeşler'in kurduğu, Özgürlük ve Adalet Partisi'nin başkanı seçildi.

2012 Mısır cumhurbaşkanlığı seçimleri'nde Müslüman Kardeşler'in aday gösterdiği Hayrat Şatır'ın adaylığı düşünce, yerine Muhammed Mursi seçildi. Yoğun seçim kampanyası yürüttü. İlk turda %25.5 oy aldı ve ikinci tura girmeye hak kazandı. İkinci turdan da, %51.73 oy alarak, 5. cumhurbaşkanı oldu.

Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen askeri darbe ile Mısır Ordusu tarafından görevden azledilmiş ve süresiz ev hapsine alınmıştır.


Muhammed el Baradey Kimdir?

Geçtiğimiz günlerde Mısırda yaşanan darbeden sonra geçici başbakanlık görevini üstlenen politikacı ve aktivist
Devrim sonrası ordunun desteklediği cumhurbaşkanı olan Baradey 1942 doğumlu, hukuk eğitimini Kahire Üniversitesinde aldı.
2005 yılında "nükleer enerjinin askeri amaçlar için kullanımını engellemeye yönelik çabalarından dolayı" Nobel Barış ödülünü kazandı.
Doktora süreci sırasında, 1964te Mısırın Birleşmiş Milletlerde Daimi Temsilciliğini üstlendi. '74-'78 arasında Mısır Dışişleri Bakanı özel danışmanlığı görevini yürüttü. Uluslararası Atom Enerji Kurumu başkanlığını '97de Hans Blixten devraldı.


Muhammed El Baradey Kimdir, Hayatı, Biyografisi, Vikipedi

Bülent Akyürek ve Anti-Modernizm-2

Bülent Akyürek ismi artık bir sembol diyebiliriz. Modernizm karşıtlarının karşılaşacağı kaçınılmaz son olan "tvye de mi karşısın, internete de mi karşıtsın, ne işin var o zaman burda" kısır döngüsü birçok insanı, özellikle de genci diyelim, modernizm karşıtlığından bir süre sonra uzaklaştırıyor. Modernite hem dönüştürüyor hem de ikna ediyor. Üstelik öyle tatmin edici tezleri var ki, karşı koymak belli bir noktadan sonra imkansızlaşıyor. Doğru ya, durumu ağır hastaları tam teşekküllü hastanelere ulaştıran ambulans uçaklara mesela nasıl karşı olabilirsiniz? Ya da yüzbinlerce akademik tezin toplandığı veritabanlarının ne gibi zararları olabilir?

Evet, teknoloji hayatımızı çok kolaylaştırdı, bu doğru. Birçok ihtiyacımızı da giderdi. Fakat paradoksal olan nokta şu ki, zaten bu ihtiyaçları da modernite getirmişti! Biraz uç bir örnek olacak, ambulans uçaklar yokken, hastaneye yetiştirilemeyen hastalar için "emr-i hak vaki oldu" deyip cenaze kaldırılırdı. Şimdi onları en ücra köylerden bile hastanelere taşıyacak uçaklarımız var. Binlerce insan hayır duası ediyor bu hizmetlere. Nasıl karşı olunabilir ki? Nasıl karşı olabilirsiniz diyor muarızınız. İyi ama kimse buna karşı değil. Mesela Bülent Akyürek, "döner koltuk Batı icadıdır" derken, çoğu kimse bu düşünceyi "gavur icadıdır, kullanmak haramdır" safsatasıyla karıştırıyor. Ortada bir gerçek var, bunun ilamından başka nedir? Evet, döner koltuk, "her yere hakim olabilme" düşüncesi gereği Batı düşünce yapısını açıkça gözler önüne serer ve o kültürün ürünüdür. Buna karşı olmak ne demek ki? "Bunu Batı yaptı, o zaman oturmam" mı diyeceksiniz, hayır. Ama kendi kültürünüzün ürünü olan bir teknik vücuda getirebilirsiniz, bunun şimdiye kadar yapılamamasının sebebi de sanırım Akyürek değildi. Şuursuzca girdabına kapıldığımız teknolojinin ardındaki düşünce dünyasını faş etmek, sanırım, hazırcılığa alışmaktan daha kötü değildir.

Boğaziçi: Prestijli Devlet Üniversitesi Geleneğinin Son Kalesi

Özel şirketler desteğiyle kurulan "özel üniversiteler"in yanında "kar amacı gütmeyen" vakıfların sponsor olduğu "vakıf üniversiteleri"nin sayısı hızla artıyor. Mesele Gaziantep şehrinde şu an 3 ayrı üniversite mevcut: Zirve, Gaziantep Üniversitesi, Gazikent. Peki ne olacak? Bu, böyle sürecek mi? Devlet üniversitelerinin durumu ne olacak? Fırsat eşitliği sağlanabiliyor mu?

Bu ve bunun gibi soruların mercii elbette bir blog değil. Biz bunlara birkaç tane daha ekleyebiliriz ancak. Sorumluları göreve çağırmak, ayrıca üzerimize düşeni yapmak gerek. Çünkü devletin eğitime ne ölçüde katılacağı, katılacaksa rekabet ortamına nasıl müdahale edeceği, sermayenin isteklerine nasıl karşılık verilebileceği tartışma konusu.

Bununla beraber, Anadolunun hangi köşesine giderseniz gidin prestiji yıllardır sağlam kalan bir ekol var: Boğaziçi Üniversitesi. Prestijin kaynağı kimilerine göre başarılı mezunlar, kimilerine göre çok erken bir tarihte başlayan yabancı dilde eğitim geleneği. İngilizce eğitimin zorluklarıyla karşılaşan remedial öğrencilerin sorunlarına daha önce değinmiştik. Boğaziçi, kaliteli sayılabilecek eğitimi, geniş özgürlük alanları ve uluslararası bağlantılarıyla devlet üniversiteleri arasındaki ayrıcalıklı yerini her şekilde korumayı biliyor. Fazla görkemli olmasa da adına yakışır sayılabilecek 150.yıl kutlamalarıyla hala devlet üniversitelerinin özel üniversite furyasına karşı koyabilecek potansiyele sahip olduğunu göstermiş durumda. Tercih dönemi yaklaşıyor. Bakalım bu sene ne olacak..

Gagavuz Türkleri



Gagavuzlar, kültür açısından Anadolu ve Azeri Türkleri'ne çok yakınlar. Moldova'nın güneyindeki Gagavuz Ozerk Cumhuriyeti'nde yaşayan Gagavuzlar, Hıristiyan. Ancak yaşayış bakımından belki de Islam'a en yakın Hıristiyan bunlar. Moldova'daki nüfusları yaklaşık 200 bin civarında olan Gagavuzlar'ın bir bu kadarı da Romanya, Bulgaristan ve Ukrayna'da yaşıyor.
Viladimir, Stephan, Elena, Maria, Dimitri... Belki inanmakta zorlanacaksınız, ama bu isimler
Türk isimleri. Biraz ilginç değil mi? Evet bu isimler Moldova sıiıırları içindeki gagavuz Özerk Cumhuriyeti'nde yaşayan Gagavuzlar'a, ya da Gök Oğuzlar'a ait. Ama sıkı durun, size daha ilginç bir şey söyleyeceğim: Hıristiyanlığın Ortodoksluk mezhebine mensup bu kandaşlarımız yakında yapılacak sade bir törenle Moskova'daki Ortodoks Kilisesi'nden, ya da Fener Patrikhanesi'nin ruhani liderlik alanından çıkarak, Selçuk Erenerol'ün ruhani liderliğini yaptığıBağımsız Türk Ortodoks Kilisesi'ne intisap edecekler.
Din değiştirme değil bu, hatta mezhep değiştirme de değil. Sadece kilise değiştirme. Kuzeyimizde aleyhimize oluşmaya başlayan Ortodoks çemberinin içinde kalmaya mahkum edilen Türk kardeşlerimiz, bu ağır yükün altında daha fazla kalamadılar.
Olayın tarihi eskilere, taa 2. Dünya Savaşı yıllarına kadar uzanıyor. İkinci Dünya Savaşı'na kadar hayatlarını Romanya sınırları içinde sürdüren gagavuzlar, savaştan sonra gerçekleşen Yalta paylaşımından nasibini aldı ve Moldova'nın Rusya'ya bırakılmasıyla birlikte toplamı yaklaşık 500 bini bulan bu Türk kökenli halk ikiye bölündü. Romanya içinde kalanların bir sıkıntısıyoktu. Onlar Romanya Patriği'ne bağlılıklarını sürdürdüler, ancak Moldova tarafında kalanlar için durum aynı değildi. Onlar eski kiliselerinden uzaklaşmış ve sınırın ötesinde kalmışlardı. Kremlin yönetimi için bu sorunu çözmek mesele değildi. Bir emirle Moldova'da yaşayan Gagavuzlar'ı Rus Kilisesi'ne bağladılar. Gagavuzlar'ın ise, o yıllarda bu emrivakiyi kabul etmek dışında pek alternatifleri gözükmüyordu.
Şimdi köprünün altından çok sular aktı. SSCB tarih olalı 4 sene oldu. Zaten Gagavuzlar'ın girişimleri de ancak bu yıllarda başladı. Aracı ise, Türk dünyası ile -özellikle eski SSCB sınırları içinde kalan Türkler ile- en yakın teması olan temkinli yaklaştı konuya. Dışişleri ile bizzat görüşmeler yaptı. Sıcak havayı görünce destek vermekten çekinmedi. Bu temasların sağlanmasında şüphesiz hükümet ile iyi ilişkiler içinde olan Türkeş'in payı büyük oldu. Bugün itibariyle hükümetin tam olarak yeşil ışık yaktığı yolunda bir açıklama gelmedi, ancak karşı da çıkılmadı.
Anlayacağınız, İstanbul çok yakın bir tarihte, bu önemli anı kutlamak üzere ülkemize gelen Gagavuzlar'ı ve ruhbanlarını ağırlayacak. Şüphesiz gönül, soydaş Gagavuzlar'ın Türklüğün alameti farikası olan İslam'ı seçmiş olmalarını istiyor, ancak iradede de tercih. de onların. N e diyelim, hayırlı olsun.
Bağımsız Türk Ortodoks Patriği Selçuk Erenerol:
Kardeşlerimizi bağrımıza basarız
-Olay nasıl gelişti?
-Bana Türkiye'de yaşayan Gagavuzlar ve oradan gelen yetkililer, bu konuyu açtılar. Ben de önce bu işi Ankara ile istişare edelim, onlara soralım dedim.
-Dışişleri olumlu karşıladı herhalde...
-Olumlu karşıladı...Aynı gün 5 masa başkanıyla toplantı yaptık. Ben iyi intibalar ile ayrıldım.
-Karar verilmiş herhalde...
-Bilmiyorum, bana böyle bir şey intikal etmedi, ben de buradaki Gagavuzlar'dan duydum. Herhalde bugün-yarın kesinleşecek.
-Bir tören mi düzenlenecek?
-Muhakkak.. Çünkü bizim bunun için yetişmiş ruhbanımız da yok. Tabii ordan ruhban getirilecek. Biraz eğitim vereceğiz. Başlarındaki ruhban ile benim temasım oldu. Davet ettim, biz orada görüştük. Güzel Türkçe konuşuyor. Henüz yeni başlamış. İncil'i, Ya Göklerde Olanı, İnan Ederim'i Türkçe olarak okuyabiliyor. Tabii burada biraz kendini yetiştirince az zamanda gelişecektir. Şimdi hükümetin yeşil ışığını bekliyoruz. Olmaması içİn bir neden yok. Çünkü onlar da bizim gibi Türk ulusundandırlar, bizim devamı mızdır. Aynı insanlar Bulgaristan'da Romanya'da, Çekoslovakya'da da yaşamakta.
-Talep kimden geldi?
-Onlardan.
-Peki aradakifark ne?
-Evet arada büyük bir fark yok. Ortodoks mezhebi. Milliyet mesesi önemli. Buradaki Türkler'e siz Ortodoks olduğunuza göre eninde sonunda Rum'sunuz diye baskı yapıyorlar. Onlar da haklı olarak "Biz Orta Asya'dan gelmişiz. Rumlar ile bir ilişkimiz yoktur" diyorlar. Cumhurbaşkanları ve dışişleri bakanları defaatle benimle görüştüler ve şikayetlerini ilettiler.
-Bu iş ne zaman kesinleşecek?
-Henüz belli değil. Taraflar anlaşmış durumdalar. Yalnız hükümetin olurunu almadık daha.
-Alparslan Türkeş'in aracılık yaptığı doğru mu?
-Bu bölgedeki Türkler ile ençok ilgilenelerden biri Alparslan Türkeş'tir. Gagavuzlar'la daha ziyade ilgilenen ise Profesör Turan Y azgan' dır.
-Rusya Kilisesi'nin ya da Moldava yetkililerinin bir tepkisi olacak mı buna? -Şimdiye kadar bunlara Türklüklerini unutturamadılar, şimdi de birşey yapamazlar.
-Bu işin geçmişi nasıl?
-Moldova II. Dünya Savaşı öncesi Romanya sınırları içindeydi. Savaştan sonra Rusya topraklarına katıldı. Bu arada Gagavuzlar'ın yarısı Romanya'da, yarısı Rusya'da kaldı. Romanya'dakiler Romanya Kilisesi'ne bağlılıklarını sürdürdüler, Rusya'dakilere(220 bin) ise Rus Kilisesi'ne bağlanmaları empoze edildi. Şimdi nisbeten serbest kaldılar. Meclisleri serbest; ama Gagavuz Cumhuriyeti olarak.

kaynak: Aksiyon, 29 Temmuz 1995 / ABDÜLHAMIT BILICI

Lezgice Diye Bir Dil Varmış



Dağıstan halkı, Lezgice konuşuyor. Belli bir yaşın üstündekilerin rahatlıkla konuştuğu dil içinde diğer dillerden yalnızca Arapça ve biraz da Farsça karışmış durumda. Alfabesi olmayan ve Osmanlıca yazılabilen Lezgice'nin gırtlak yapısı Türkçe'den oldukça farklı. İkinci ve üçüncü kuşak ihtiyarlar konuşulanları anlıyor ancak çok sayıda genç Lezgice'yi öğrenmediklerine çok üzülüyorlar.
Lezgice'de sayılardan örnekler:
1 Sed, 2 Que, 3 But, 4 Kud, 5 Vad, 6Rıgıd,7 Erid,8 Mijid, 9 Çüd, 10 Çod.

Çağdaş Türk Sanat Müziği de Nedir?



"Çağdaş Türk Sanat Müziği" adıyla sunulan yerli çoksesli müzik nasıl bir kandırmaca..
Önce adından başlayalım: Ne demek Çağdaş Türk Sanat Müziği? Çağdaş olmayan bir Türk Sanat Müziği mi var da, bu onun çağdaş olanı?  Hacı Arif Bey zamanında -hatta 40'lı yıllara gelene kadar- Türk Sanat Müziği mi vardı? Öte yandan ülkemizin kültür seviyesi öyle büyük bir hızla yükselmekte (!) ki, ilk üretildiğinde "klasik Türk musikisi"ne yakın anlamı olan TSM, bugün resmen gündelik kaset piyasası müziği demek. Ama, kendilerini halka kabul ettirebilmenin yolunu sanatta değil (çünkü halk benimsemediği için bununla yapamıyorlar), zekice uydurulmuş birtakım isimlere sığınmakta arayan Batıcıların ürettiği "Çağdaş  Türk Sanat Müziği sözündeki ucuz hesabın sebebi bu değil. Amaç, kendilerine yakıştırdıkları "çağdaş" sıfatı ile gerçek Türk musikisinin "çağgerisi" olduğunu sinsice çağrıştırıp hem halkı "çağdaş olmayan" kendi müziğinden soğutmak, hem de kendilerine çağdaş (yani daha bol maaşlı) itibar sağlamak. Tabii müzikten anlamayanların gözünde.
İnsanların pijama yerine smokin içinde uyuyarak dinlediği, alkışlarda geçici olarak uyandığı, bırakın yabancıları, yerli orkestra ve şeflerin bile çalmaktan hoşlanmadığı bu kimliksiz müziğe çağdaş TSM değil, Uzay TSM adını da taksalar, Türk halkına sevdiremezler
Hülasa, bir kısım kelime oyunlarına Türk Sanat Müziğini gözden düşürmek mümkün olmayacak. Bunu herkesin, herşeye rağmen artık öğrenmesi gerek.

Ahmet Turan Alkan: Türkçenin Dil İşçisi



Ahmet Turan Alkan ismi kimilerimiz için haftaiçi birkaç kez çıkan politik ya da kültüre dayalı kısa metinler, ayrıca haftasonu eklerinde kıvrak dili ile çeşitli konulara dokunan uzunca köşe yazılarından ibaret. Yine çoğumuz onun kitaplarından habersiziz, bu bir gerçek. Türkçenin bütün ustalarını daima zaptolunmaz bir hasetle okuyan ve hatta zihninde onları tamir etmıe cüretinde bulunuyor ve ekliyor Ahmet Tran Alkan: "Bana (üslup sahibi' iltifatında bulunan dostlarımı tekzip ederim: Sadece 'Türkçe işçisi' olarak bilinmek benim için yeterince ciddi bir sıfat olacaktır" Böyle diyor yazarımız.

Ahmet Turan Alkan, Sivas'ta yaşıyor. Dört yıllık Mülkiye tahsilinin haricinde, Sivas dışına ancak bir kaç günlüğüne çıkmış. Kendi tabiriyle 'fazlasıyla mukim' bir insan. Sivas'ta yaşıyor olmasını hiçbir zaman bir problem olarak görmemiş; hatta zaman zaman şanslı bile görüyor. İstanbul'daki okurları na takılıyor 'Sizlere acıyorum' diyerek.
Alkan, Mülkiyeli olmakla birlikte, tescilli bir sosyolog ve tarihçi. Birbiri ardına yayınladığı Sıradışı Bir Jöntürk; Ubeydullah Efendi'nin Amerika Hatıraları, Meşrutiyet Devrinde Ordu ve Siyaset, İstiklal Mahkemeleri, DoğuBatı Karşısında Cemil Meriç ve özellikle Altıncı Şehir adlı eserleriyle okurlarının gönlünde taht kurdu

Yazarın Zaman gazetesindeki son yazısına ve arşivine buradan ulaşabilirsiniz.
Ayrıca kendisiyle 1995 yılında Aksiyon dergisinde yapılan bir mülakat da burada mevcut.

2 Temmuz 2013 Salı

Heykellerle ilginç poz veren 30 kişi

HEYKELLERLE İLGİNÇ POZLAR

Bu paylaşımda yine gözlemlerimize dayanarak ilginç pozlar veren kişileri göstermek istedik.İnsanlar bazı zamanlar ilginç pozlar verebilir.Bu pozlar izleyicilerin ilgisini çekebilir.Çünkü bu pozları çekmek çok zor iştir.Biz site genel başkan yardımcısı ve ben genel müdür olarak araştırarak 30 ilginç poz veren kişileri bulduk.Bunun ilginç tarafı araştırdığımız 30 kişi heykellerle ilginç pozlar vermesi paylaştığımız yayını daha ilginç yapıyor.Biz de sitenin genel başkan yardımcısı ve genel müdürü olarak araştırdığımız pozları alttaki linke basarak bulabilirsiniz.İYİ SEYİRLER DİLERİZ...http://onedio.com/haber/heykellerle-ilginc-poz-veren-30-kisi-119643?utm_source=burak&utm_medium=pch_link&utm_campaign=Heykellerle%20%C4%B0lgin%C3%A7%20Poz%20Veren%2030%20Ki%C5%9Fi

ARAŞTIRMA YAZISI
GENEL MÜDÜR - GENEL BAŞKAN YARDIMCISI