Antisemitizme karşı bir reaksiyon olarak ortaya çıkan Siyonizm, temelde dini değerlere bağlı olan ve Siyon’a yani İsrail Devleti’ne giden yolu ifade ediyordu.
Siyonizm felsefesine göre Nil’den Fırat’a kadar olan bölge Tanrı tarafından vaat edilmiştir(arz- Mevud).
Siyonizm felsefesine göre Nil’den Fırat’a kadar olan bölge Tanrı tarafından vaat edilmiştir(arz- Mevud).
Siyonizm de aynı Osmanlıcılık gibi çok öncelerinden bilinmesine rağmen teorize edilmemişti. Öyle ki dini ayinlerde Siyon figürü her zaman vardı. Din adamları Mesih’in Siyon’a dönünce geleceğini belirtiyordu. Bu kavramı teorize edenlerden biri de Moses Hess’dir. Rome und Jerusalem” adlı eserinde bu konudaki görüşlerini dile getirmiştir.(s.11)Hess önceleri Yahudiliğin “ihtiyaçlara cevap veremediğini” düşünüyordu. Daha sonraları ise fikri bir dönüşüm geçirip Yahudiliğin bir ırk olduğunu savundu(m.k. ö s.26).Bu ve bu bağlamdaki fikirleriyle denilebilir ki Hess Siyonizm’i teorize edenlerin başında geliyor.
Siyasi literatüre Siyonizm’i sokan isim Rus Yahudi’si Nathan Birnbaum dur.(12)Birnbaum’un çıkardığı “Kendi kendine kurtuluş” adlı derginin 1 Nisan 1890 tarihli sayısında Siyonizmin, Musevileri Filistin’e yerleştirmek amacını güden ve üyelerinin Yahudilerden oluştuğu bir siyasi parti örgütünün kurulması olarak anlaşıldığını dile getirmiştir.
Leib Pinsker(1821–91) devlete giden yolda kolonizasyon fikrini savunmuş, bu doğrultuda önemli çalışmalar yapmıştır. Siyon Âşıkları(Hoveve Zion) kolonizasyonun öncelikli konu olduğunu savunmuştur. Yahudi toplulukları arasında örgütlenmiş ve 1884’de kongresini toplamıştı(m.k. ö s.28).Bu örgüt daha sonra değinileceği gibi (s.16)Dünya Siyonist Kongresi’ne katılacak ve Herzl’in liderliğini kabul edecek; örgütün “kolonizasyon kanadını oluşturacaktı.
Artık bu aşamadan sonra antisemitizme karşı mücadele edip kendilerini ifade edebilecekleri fikri ve kurumsal altyapıya sahip olmuşlardır. Antisemitizmdeki Yahudi aleyhtarlığı ne kadar bağnaz ve katı ise Siyonizm’deki Yahudi ırkının üstünlüğü ve ayrıcalığı fikri de o kadar katı ve bağnazdı.
Dünya’da artık –özellikle 19.yüzyılda- antisemitizm ve Siyonizm mücadelesi siyasi literatürde çok geniş yer almıştır. Siyonizm hareketinin fikri temelleri belirlendikten sonra artık mali ve siyasi boyutunun yapılandırılması gündeme gelmiştir.
Yahudiler yaşadıkları ülkelerin ticari gücünü ellerinde bulundurdukları için bu sistemin mali altyapısını oluşturmakta pek zorlanmamışlardır. Çünkü o dönemde Avrupa’nın çeşitli yerlerinde yaşayan Yahudi bankerler, madenciler ve iş adamlarının büyük kısmı Siyonizm fikrini benimsemişlerdi. Bundan dolayı her türlü yardımı yapmaya hazırlardı. Yalnızca problem, bu fikri temsil eden liderlerin bulunmayışıydı. Siyonizmin temsildeki eksiklerini gidermek için Avusturyalı gazeteci Theodor Herzl Yahudi liderler ve iş adamlarıyla görüşerek bu hareketin mali ve siyasal altyapısının hazırlanmasını sağlanmıştır. Herzl bu ikisi arasındaki dengeyi kurmayı başarmıştır. Artık dünyada Siyonizmin temsilcisi Theodor Herzl’in olduğu bütün herkes tarafından kabul edilmiştir. Yaptığı ilk iş bütün Yahudi liderlerini 1897’de İsviçre’nin Basel kentinde toplayarak bir Dünya Siyonist örgütünün kurulmasına zemin hazırlamak olmuştur. Basel, Yahudilerin organize bir şekilde bir araya gelip, ortak gaye etrafında, geniş katılımlı ilk istişare grubudur. Burada alınan kararlar siyasi Siyonizmin idealleri için gereken altyapının oluşturulması ve uygulanmasını sağlamıştır. Bu toplantıdan sonra Herzl’in liderlik konusunda eli güçlenmiştir.
Artık Siyonistler Herzl’i milli vatana giden yolda tek liderleri olarak görüyorlardı. Musevilerin kendilerince kutsal saydıkları Filistin topraklarında(vaat edilmiş topraklarda) İsrail devleti kurma çabalarının Osmanlı’nın hasta adam olarak nitelendirildiği bir döneme rastlaması hedeflerinin çok da ütopik olmadığını gösteriyordu. O dönemin koşullarında Osmanlı imparatorluğu Duyunu Umumiye’ye olan borcundan dolayı maddi darboğaz içindeydi. Aynı zamanda da içerde de siyasal karışıkların olduğu bir dönemdi. Herzl, Osmanlının mali ve siyasi istikrarsızlığından istifade ederek Filistin’e Yahudi kolonizatörlerinin yerleştirilmesi ve orada arazi alınabilmesi için Osmanlı ile diplomatik ilişkilere girmeye karar verdi. Böyle bir taleple direkt diplomatik ilişkilere girmesi sıkıntı yaratacağından 2.Abdülhamit’in hafiyesi Polonyalı gazeteci Newlinski (13) aracılığıyla Abdülhamit’le görüşmek istediğini belirtti. Bu zamana kadar siyasi ve mali hazırlıklarını tamamlamıştı. Bu kapsamda ünlü banker Rotschild ile görüşerek destek istemişti. Ancak Rotschild Herzl’in hiyerarşisine karşı çıkmasına rağmen daha sonra Siyonizm’e destek veren en büyük iş adamı olmuştur. Herzl her ne kadar Siyonizm’i temsilde problem yaşamasa da örgütteki farklı gruplarda büyük fikir ayrılıkları vardı. Mesela Siyon Âşıkları dünya Siyonist örgütünden önce kurulmuş bir kolonizasyon örgütüydü. Ancak daha sonra Herzl’in karizmatik kişiliğinde Siyonist örgütüne katılmışlardı. Bunlar “önce kolonizasyon sonra diplomasi” diyordu. Ancak Herzl’in önceliği diplomasiydi ve kolonizasyonu ikinci aşama olarak görüyordu. Siyon Âşıkları ve Herzl arasındaki fikir ayrılığına rağmen Siyonizmin kendine Theodor Herzl’i temsilci olarak seçmesine kadar Filistin’de kolonizasyon hareketi vardı, Siyonistler Filistin’e yerleşmeye başlamışlardı. Bunun çok gerekli olduğuna inanıyorlardı. Zira ilerdeki diplomatik çabalara zemin hazırlayacağını düşünüyorlardı. Herzl ise bunlara karşıt olarak diplomatik girişimlerin birinci planda olmasını istiyordu. Ama bu fikir ayrılığına rağmen Herzl’le birlikte hareket etmişlerdir.
1898 Ağustos’unda yine İsviçre’nin Basel kentinde yapılan ikinci kongrede Siyonistler örgütün maddi sorunlarını tartıştılar ve örgütün iktisadi politikasını yürütecek bir bankanın kurulmasına karar verdiler. Yahudi Müstemleke Vakfı adıyla kurulan bu banka 2 milyon sterlinle çalışmalarına başladı. Bu banka 1903’te sermayesi 100 milyon sterlin olan “İngiliz-Filistin” şirketini kurdu(14).Bu şirket çeşitli şubeler açarak Yahudi kolonizatörlerinin her türlü toprak alımlarıyla ilgilenmeye başladı. Filistin’de Musevi kültürünü yaymaya ve yaşatmaya çalışma çabasına giriştiler. Herzl, artık Yahudilerin kendilerini uluslar arası politikada kabul ettirmesi için diplomatik manevralara başlamıştı.