23 Haziran 2013 Pazar

GAKGOŞ Kelimesinin Kökeni

Gakgoş kelimesi aslında Elazığda ortaya çıkan ve sadece burada kullanılan bir kalıp değildir. Çeşitli şekillerde olmak üzere Anadolunun ve aynı zamanda Türklerin yaşadığı bölgelerin birçoğunda kullanılmaktadır (ka,kang,kangdaş,keke,gako). Türkiye Türkçesinde birçok ağızda,özellikle Güneydoğu, isimler kısaltılarak son hecesine -o eklenir (memo,selo,musto,eşo,alo,haso).

Gakgoş kelimesini incelerken Türkmen Türkçesindeki kaka (baba) ve Azerbaycan Türkçesindeki gağa (ağabey) kullanımlarını hatırlayalım.

Deyim ve Atasözlerinde Ay ???

- Ay aydın hesap belli...

- Ay bedir olunca el ile gösterilmez.

- Ay bacayı aştı.

- Ay doğar gediğinden insan utanır dediğinden.

- Ay doğuşundan insan yürüyüşünden bell olur.

- Ay görmüş yıldıza minnet yok.

- Ay ışığında zeytin silkelenmez.

- Aya tabanca sıkar.

- Ay yıldız göğe yaraşır.

- Ay gör oruç tut ay gör bayram eyle.

- Ay yeni yar yeni.

- Ayda gelen doğan olur yılda gelen soğan.

Türk Atasözlerinde KADIN

1. Evlilik

-baba vergisi görümlük, koca vergisi doyumluk
-onbeşinde kız ya erde ya yerde
-sabah karnını doyuran, küçükken evlenen aldanmamış
-gül dalından odun, beslemeden kadın olmaz
-kendinden aşağı kız al, kendinden yükseğe kız verme
-kadının biri ala, ikisi bela

2.Geleneksel Roller

-ocağın yakışığı odun, evin yakışığı kadın
-avrat düzdüğü evi tanrı yıkmaz, avrat yıktığı evi tanrı düzmez
-erkek iş başında kadın aş başında bellolur
-erkeğin iyisi eşiğinden kadının iyisi döşeğinden bellolur
-her kadının pişirdiği yenmez diktiği giyilmez
-kesmez bıçak ele, iş bilmez avrat dile

3.Karı-Koca İlişkileri


-arı gibi eri olanın dağ gibi yeri olur
-avradı eri saklar peyniri deri
-horoz kadar eri olanın harman kadar yeri olur
-oğlan doğuran övünsün kız doğuran yerinsin
-kız ele oğlan eve
-oğlanın anası raf elması kız anası ahır danası
-oğlan direktir kız emektir



Gençlik ne istiyor?!

Zamanın ruhunu yakalayamanlar tarihin her döneminde başarısızlığa mahkum olmuş ve zamanla unutulup gitmiştir. Nesiller değiştikçe, paradigmalar ve hayat tarzları değişiyor. Bu aynı zamanda dünya görüşlerindeki bir parçalanmaya ve yeniliğe işaret. Bunun doğru saptanması sosyal bilimler için ve ondan faydalananlar için elbette ki hayati öneme sahip.

Tarihte birçok jenerasyon içinde bulunduğu coğrafya ve sistemlerin genel yapısı üzerinden tanımlandı, özellikleri saptandı. Günümüz için konuşacak olursak, teknolojinin baş döndürücü şekilde gelişmesi ve hayatımızın her alanında kendini hissettiren değişim rüzgarları, hiç şüphesiz ki, öne çıkan bir özellik.

İster y nesli, ister indigo çocuklar deyin, yeni yetişen nesil birçok açıdan seleflerinden farklı bir görünüm arz ediyor. Zamanın ruhunu kavramak geleceğe yön verecek genç insanların ne istediği üzerine kafa yormaktan geçiyor.



İlk tebarüz eden özellik gelişmiş sosyal ağ (social network) imkanıdır. Sadece 20 yıl öncesine nazaran bile gençler, muhataplarıyla çok çabuk iletişime geçebilecek imkanlara sahip. Teknolojinin tüm nimetleri oldukça derin bir şekilde çeşitli sosyal sınıflar arasında yayılabiliyor. Brezilyadaki bir sosyal hareket Endonezyada, Filipinlerde, Avustralya'da yankı bulurken Suriyede sokağa çıkan gençler dünyanın geri kalanından eşzamanlı destek bulabiliyor. Bu bir çok açıdan yeni bir paradigmanın oluştuğuna işarettir: teknolojinin hızı dünyanın hızını neredeyse geçecek!

İkinci önemli özellik kuşkusuz ben-merkezcilik(ego-centrisme) Gençler, karar alma süreçlerinde aile,arkadaşlar veya toplumdan önce kendilerinin istek ve hedeflerine göre planlar yapıyor ve aynı şekilde bu doğrultuda hareket etmeyi yeğliyor. Hal böyle olunca toplumsal hareketlerin etki alanını kaybettiği ilk olarak akla gelse de, tam tersine, sosyal hareketlerin kapasitesi ben-merkezci/bireyci gruplar arasında daha geniş. Yalnızca birkaç kanaldan beslenen insanların ideolojileri, düşünce dünyaları, tandansları tamamen aynı olmasa bile aynı çerçevenin içindedir. Artık kimse demokrasi dışı bir yönetim biçimi hayal etmiyor. Aynı şekilde hiçbir gence içinde özgürlüğün kısıtlanmasını barındıran bir sosyal/siyasal proje kabul ettiremezsiniz. Bu durumda gençler, özgürlüğün kısıtlandığı algısının mevcut olduğu çoğu konuda kolayca örgütlenip beraber hareket edebiliyor.

Yeni nesili anlamak, diğer tüm yeni nesilleri anlamaktan daha kolay olacak. Göründüğünün aksine gençlerin talepleri aslında hiç de karmaşık değil. Bakalım ne olacak..

AFOROZ nedir?

Judeo-Hıristiyan geleneğinde büyük suçları iş­leyen kimselere uygulanan sürekli veya geçici toplum dışına çıkarılma cezası.

Yahudilerde bu ceza, Tevrat'ta belirtilen "bü­yük günahlar"ı İşleyenlere karşı uygulanır. Aforoza uğrayan kimse toplumuyla herhangi bir ilişki kuramadığından topluluğu bıra­kıp gitmekten başka yolu yoktur. Bu şekilde toplum kendini kimi günahların etkisinden bütünüyle "korumuş" olur. 



Hıristiyanlıkta, 1917'de uygulanmaya başlanacak olan Kilise Hukuku Yasası'nda öngörülen listeye göre işlem yapılmıştır. Aforozu gerektiren günahlar: Dini inan­cın büsbütün yitirilmesi ya da kilise doktrini­ne aykırı inanç taşımak, Papaya karşıt görüşler savunmak, bir papazın kısmen suç ortağı olduğu bir günahı günah çıkarma yoluyla (exorcise) affetmesi, günah çıkarma sırasındaki gizliliğin ihlali, ve kür­taj(abortion). 

Aforoz edilen kişinin itirafta bulunup, kefa­rete razı olması halinde tamamıyla bağışlanması imkan dahilindedir. Herhangi bir papaz tarafından çıkartılabilecek günahların yanında, an­cak piskoposların veya pa­panın "bağışlaması"yla kalkabilecek aforoz tür­leri de vardır.