22 Haziran 2013 Cumartesi

Babalar Günü Tarihçesi



Bir Amerika İç Savaşı gazisinin kızı olan S. Smart Dodd, Annelerin Günü olduğu gibi babaların da bir günü olması gerektiğini düşünüyordu. Çünkü Dodd, annesiz büyümüştü. Babası, kendilerini terkeden annelerinin yokluğunda altı çocuğu tek başına büyüttü. Dodd, Babasının doğum günü olan 5 Haziran'ı Babalar Günü ilan etmek için çalışmalara başladı fakat bu çalışmalar o tarihe yetişemeyerek kutlamalar haziran ayının üçüncü pazar gününe ertelendi.

Babalar Günü ilk kez 1910'da Spokane'de kutlandı. 1924te ABD Başkanı Babalar Günü fikrini desteklese de resmiyet atfetmemiştir. 1966 yılına gelindiğinde başkan L. Johnson her haziranın üçüncü pazarının Babalar Günü olarak kutlanmasını açıklayan bir bildiri yayımlamıştır. 


Yaratıcı ve Orijinal Hediye Önerileri!

 
1. Deniz kabuklarının içine küçük kağıtlara yazdığınız şiirleri koyun ve tekrar kapatın. Seramik yapıştırıcısı kullanabilirsiniz. Şık bir kutuda yüzlerce deniz kabuğunu hediye ettiğinizde sevgilinize her gün birini açmasını söyleyin!





2. Bir matbaaya tüm sayfaları boş 100 sayfalık bir kitap siparişi verin. Kapak tasarımınının sade ve özenli olmasına dikkat edin. Kitabın ismi: Senin Dışında Düşündüğüm Her Şey



Üstün Dökmen ve Doğan Cüceloğlu

Kişisel gelişim sektörü son yıllarda Türkiyede büyük ölçüde büyüdü. İnsanlar artık psikoloğa, psikiyatra gitmek yanında çeşitli kitaplarla bilgi sahibi oluyor ve en önemlisi hayatına yön veriyor. Türkiyede psikoloji ve psikolojik danışmanlık denildiğinde akla gelen iki isim var ki, isimlerini "kişisel gelişim" kisvesine sıkıştırmak hiç de mümkün değil. Üstün Dökmen ve Doğan Cüceloğlu'ndan bahsediyorum.
    Aralarında hoca-talebe ve abi-kardeş ilişkisi bulunan bu iki isim, Türk insanının zihninde ve kalbinde önemli yerler işgal ediyor. Cüceloğlu ismini ilk kez ilkokuldayken, okul müdürümüz vasıtasıyla duymuştum. Bir şeyler anlatırken zaman zaman ona referans veriyor oldukça etkileyici örneklerden bahis açıyordu. Daha sonra annem de Doğan Cüceloğlunun konuşma vcdlerini edindi ve neredeyse tamamını izledi. Bu sohbetlerden ailece istifade etmiştik. Tabi o zaman küçüktüm, daha sonra lisede Doğan Cüceloğlunun bir kitabına rastladım. Eski kitap tutkum bu kez de olumlu bir sonuç vermiş, ve yeni bir yazarla tanışmıştım. Daha doğrusu "yazarın düşünce dünyasıyla" diyelim. Yazar, muadillerinden çok farklı bir dil ve üslup kullanmakla kalmıyor, verdiği örneklerle direkt hayata, hayatın gerçeklerine temas ediyordu.
    Üniversitenin ilk yıllarında evimizde -o zamana dek kenarda köşede kalmış- bir kitaba rastladım: Küçük Şeyler 2 Tulumbacı Sendromu. Üzerimde önemli etkileri oldu, birçok konuda düşüncelerim ve hayata bakış açım değişti diyebilirim. Üstelik bu birtakım NLP teknikleri gibi "zorlama" da olmadı, gerçekten üzerine düşünerek ve kendim karar vererek uyguladım. Sözümona "kişisel gelişim" kitapları fazlasıyla tepeden inmeci bir tarza sahip. Bunun aksine hem Cüceloğlu hem Dökmen direkt hayatımıza dokunuyor.


    Üstün Dökmen demişken "Küçük Şeyler" tv programından bahsetmemek olmaz. Şimdiye kadar televizyonda rastladığım en güzel ve faydalı programlardan biriydi. Çok uzun süre devam etmese de program kayıtları birçok kişi arasında dolaştı. İnsanlar birbirine tavsiye etti ve Üstün Dökmen ismi artık insanlarımız arasında küçük bir tebessümle hatırlanan bir imaja dönüştü.
     Bakalım bu iki güzel insan bundan sonra bize ne katacak..

Dijital Ölümsüzlük nedir?

     Rus zengin D.Itskov'un gerçekleştirmek için 100 kişilik bir bilim adamı ekibi oluşturduğu "dijital ölümsüzlük" projesine Google da destek verdi. Sözkonusu projenin 50 yıl içinde gerçekleşebileceği öngörülüyor. İsmi fazla iddialı olsa da, "dijital ölümsüzlük" bu haliyle fazlaca imkansız görünmüyor.
   
   
     Google direktörlerinden Ray Kurzweil, "2045'te teknolojinin insanın beyin gücünü aşarak süper zeka seviyesine ulaşacağını" belirtti. Bu aynı zamanda "tekillik" olarak tanımlanıyor. Proje ile ilgili birçok nokta henüz muallakta olmasına rağmen araştırmacılar bu konuda ümitli. Kurzweil şöyle devam ediyor: "İnsan beyninin simülasyonunu oluşturabilmek için yeterli seviyeye ulaşabilir ve zeka kapasitemizi milyarlarca kat artırabiliriz.
   
    Tüm bu süreçler aynı zamanda biyolojik vücuttan dijital ortama geçiş olarak tanımlanıyor. Projenin en ilginç noktasına gelirsek: "Finansör D.Itskov, proje gerçekleştiğinde dünyanın en zengin insanlarına ölümsüzlük satacak."